Dikkat Ekisikliği Ve Hiperaktivite Bozukluğu günümüzde çocukların yaşadığı en yaygın zorluklardandır. Bu çocuklar üç alanda zorluk yaşarlar; aşırı hareketlilik, dikkatsizlik ve dürtüsellik. Örn: Aşırı hareketlilikle bulundukları ortama uyum sağlamakta zorlanırlar, dikkatsizlikle yaptıklarına yeterince odaklanamazlar, dürtüsellikle ise aceleci, fevri ve aniden tepkiler verirler.
Bu çocuklar özellikle okul gibi hem dikkat hem sakinlik hem de sosyallik gerektiren bir ortamda oldukça zorlanırlar ki bu nedenle Dikkat Eksiikliği Ve Hiperaktivite Bozukluğu çoğunlukla çocuk okula başladığında fark edilir.
DEHB’in nedenleri henüz tam olarak tanımlanamasa da hem genetik, hem nörobiyolojik hem de psikolojik temelli nedenlerden kaynaklandığı bilinmektedir. Bu sebeple her çocuğun bu zorluğu yaşama nedeni kendi öyküsüne özgü olacaktır.
Bu yazının odağı ise DEHB’in dinamiğindeki psikolojik etkenlere dayanmaktadır.
Kapsayıcı İşlevin Eksikliği Sonucu DEHB
Dikkatisizlik, dürtüsellik ve aşırı hareketlilik çocuğun kendisini yatıştıramamasından, kendi içinde güvende hissedememesinden kaynaklanır. Çocuk bir nevi kendi içince yalnızdır. Psikanalist Bion annenin kapsayıcı işlevinden bahsetmiştir. Bu işlev ile anne çocuğun yüz ifadesinden, ses tonundan, ruh halinden onun ne yaşadığını ve neye ihtiyacı olduğunu anlamlandırarak çocuğuna geri vermesine dayanır. Çocuk annesinin bu aynalamaları sayesinde ne yaşadığını ve nasıl yatışacağını anlamlandırabilecektir. Anne kapsayıcı işlevi ile çocuğun içinde zamanla içsel bir destek, zor zamanlarda yatışması için bir ‘yaslanma duvarı’ inşa eder. Böylece çocuk stres ve yoğun uyaranlar karşısında içsel duvarına yaslanarak sakinleşebilir. DEHB’li çocukların iç dünyalarında bu yaslanma duvarı gelişmediği için kimi zaman ekrana, kimi zaman tırnak yemeye, kimi zamansa ayak sallamaya yaslanırlar.
Annenin Depresyonu sonucu DEHB
Kimi zaman annenin depresyonu çocuğun aşırı hareketli olmasına neden olabilir. Çünkü depresyonda olan anne çökkün ve cansız bir ruh halinde olacaktır ve çocuğun ihtiyacı canlılıktır. Canlılık arayışında olan çocuk bunu annede bulamayınca aşırı hareketlilik ile kendisi yaratmak zorunda kalır. Aynı zamanda annesini de hareketliliği ile canlandırmaya çalışır.
Anne depresyonda olması ile yeterince görülmeyen çocuk görülmenin bir yolunu da aşırı hareketlilikte bulur.
Anne ile Ayrışamama sonucu DEHB
Bebek dünyaya anneyle bir bütün halinde gelir ve becerileri geliştikçe yavaş yavaş ondan ayrılarak kendi benliğini oluşturmaya çalışır. Bunu sağlaması için de aynı şekilde annenin de çocuktan ayrılabilmesi ve ona izin vermesi gerekir. Bebeğin ilk ayrışması 5-6 aylıkken annesine ‘hayır’ demesi ile başlar. Örneğin anne bebeğine mama verir ve çocuk başını sallayarak veya tükürerek hayır der. Burada kritik olan nokta bebeğin ‘hayır’ına annenin aldığı tavırdır; hayırı dikkate mi alacak yoksa yok sayıp hakimiyet mi kuracak ?
Bu aslında bebeğin ayrı bir ben olduğunu hissedebilmesi için ilk fırsattır çünkü hayırı dikkate alınan bebek ‘öteki üzerinde bir etkim var, ben hayır dedim o da yemeğimi değiştirdi ve dolasıyla da ben annemden ayrı bir canlıyım’ diyebilir.
Yeterince ayrışamayan, öteki tarafından nüfuz edilerek kontrol edilen çocuk kendi duyguları ve bedeni üzerinde kontrol sahibi olamaz. Bu bakımıdan DEHB bir yandan da ayrışamama patolojisidir.
Aynı zamanda nüfuz edilme kaygısı yaşayan çocuk bununla ötekileri nüfuz ederek baş eder. Aşırı hareketlilik, dürtüsellikle ötekileri rahatsız ederek işgal eder.
Baba İşlevinin Eksikliği Sonucu Dikkat Eksikliği Ve Hiperaktivite Bozukluğu
Çocuk dünyaya annesi ile bir halde gelir fakat bu ikilinin ayrışabilmesi için üçüncünün varlığı gerekir. Üçüncü olarak babanın işlevi ise hem anne ve çocuğun yutucu ilişkisini ayrıştırıp rahatlatmalarını sağlamak hem de sınır koymaktır. Babanın eksikliği ise iki farklı sonuca yol açar;
- Babanın sınır koyucu işlevi olmadığında çocuk da sınırların olmadığı bir dünyada, hiperaktifliği ve dürtüselliği ile ‘ben istediğim gibi davranarak sınırlarınızı aşabilirim çünkü nerede durmam gerektiğini bilmiyorum’ der. Aslında hiperaktif çocuk sınır arayan ve o sınırı bulamayan çocuktur. Çocuğun bu dürtülerini denetleyebilmesi için babanın onun dürtülerine fren koyması gerekir.
2. Babanın eksikliği sonucu annesi ile yeterince ayrışamaz ve bu ilişkide hapis kalmış hisseder. Bu da çocukta agresif dürtüler doğurur. Hiperaktivite ile hem agresyonunu ifade etmenin, hem de sıkıştığı ilişkiden kurtulmanın yolunu bulur.
Eğer baba, kendi babası tarafından çok fazla ve yıkıcı sınırlara maruz kaldıysa kendi çocuğuna bunu yapmak istemeyerek çocuğuyla ilişkisine otoriteyi taşıyamayabilir. Kendi özgürlük arzusunu çocuğunu özgür bırakarak tatmin etmeye çalışabilir. Fakat sınırların hiç olmaması da çok fazla olması kadar zarar vericidir.
Dehb’li çocuklara kulak verdiğinizde muhtemelen ellerinde olmayan nedenlerle yerlerinde duramadıklarını, fevri dav.lar sergilediklerini duyabilirsiniz. Bu durum onlar içinde oldukça stres kaynağıdır zira bir yandan ellerinde olmayan dav.larından dolayı cezalandırılmak diğer yandan sıklıkla yatışmamış kaygılı bir halde yaşamak hiç kolay değildir. Ellerinde olmadan çevrelerine zarar verebilir, kırıp dökebilir, öfkelenebilirler ve bunun sonucunda dile dökemeseler de aslında büyük bir acı yaşarlar. Bu acı ne kendisinin ne de insanların onun neler yaşadığını anlamlandıramamış olmasının acısıdır.
Sonuç olarak DEHB’in nedenleri yalnızca nörolojik veya genetik kaynaklı değil aynı zamanda çocuğun gelişimi süresince yaşadığı ilişkisel alandaki zorluklar ve yetersizliklerdir.
Kaynak: Psikanalistlerle Çocuk ve Ergen Söyleşileri. Dikkat ve Hiperaktivite: Psikanalitik Yaklaşım. Alper Şahin, Neslihan Zabcı.