Genel

Kendine Yabancılaşan İnsan

İnsanın kendine yabancılaşması, ötekilere çok aşina olmasıyla başladı.

“Öteki ne der, ne düşünür, ona ayıp olur mu, bu yaptığımla onu üzer miyim ?, benimle alay ederler mi ?, Tarzımı beğenirler mi ?”…

Ötekilerin beğenilerini çözmeye çalıştıkça kendi beğenilerine kayıtsız kalmıştı. Yaşamını ötekilerin gözlerinden inşaa ediyordu. Çünkü kendisini merak etmeyi değil, ötekini merak etmeyi öğrenmişti.

Onu ilk merak etmesi gereken kişi tarafından yeterince merak edilmeyen insanın yazgısıdır belki de, kendine yabancılaşmak.
Her insanın bu hayata kendisini merak edebilen, fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarını fark edebilen ve karşılayabilen bir eşlikçi ile başlamaya ihtiyacı vardır. Nitekim çocuk doğurup büyütmekle, çocuk yetiştirmek aynı şey değildir ve maalesef yetiştirilmek de herkese kısmet olmaz.

Yetiştirilmeyen çocuk kendisini yetiştirmeyi öğrenmek zorunda kalacaktır.
Kendisine katı sınırlar koyup (obsesyonlar, ritüeller) onlarla kendisine güvenli bir dünya inşaa etmeye çalışacak, çeşitli gruplara üye olacak, süper kahramanları idealize edecek, delicesine aşık olacak vs..
Kısaca kendisini ötekilerin onayından ve bakışından, kurduğu hayallerden ve geliştirdiği ruhsal sorunlarlan oluşturduğu dünyada büyütmeye çalışacaktır.

Oysa ki ne kadar çabalasa da kişinin kendi kendisini ruhsal anlamda yeterli bir şekilde yetiştirmesi pek mümkün olmayacaktır. Ancak onu merak eden, onu bir şeye benzetmeye çalışmadan ona eşlik edebilen, ihtiyaçlarını duyarlı bir şekilde karşılayan, onun öznel yanlarını fark edip kendisine gösteren (aynalayan) bir ötekinin varlığında kendiliğini inşaa edebilecektir.

Bunu yaşamlarının ilk yıllarında deneyimleyemeyen kişiler kendilerini çeşitli güncel sorunların getirdiği psikoterapi odasında bulurlar ve büyüme hikayesi kaldığı yerden devam eder..

Kendisini yetiştirmek zorunda kalanlara sevgiyle…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir