Genel

İkinciliklerimiz, başarılı olma korkusu mu ? 2

ikinciliklerimiz bize ne anlatıyor

İKİNCİLİKLERİMİZ; Tesadüf mü, yoksa bize bireysel ve kolektif bir gerçekliğimizi mi gösteriyor? Başarılı olma korkusu mu ?

 Son dönemde sporcularımız uluslararası arenada gurur verici başarılara imza atıyorlar. Hepimiz şükran doluyuz. Fakat gözden kaçmayacak kadar tekrar eden bir sahne var ki o da ikinciliklerimiz.

Bu yazı şu soruları düşünmeye davet ediyor;

İkincilikler aslında başarısızlık değil, başarının ağırlığına karşı geliştirilmiş bir savunma olabilir mi ?

Bu kolektifin bir parçası olarak bizim başarıyla ilişkimiz nasıl ?

Toplumsal hafızamızda yer edinmiş narsisistik yaralanmalarımızın etkisi olabilir mi ?

İkinciliklerimiz başarılı olma korkusu olabilir mi ?

Yaşanan bu ikincilikler yalnızca sahada değil, bizim kolektif bilinçdışımızda da sahneleniyor olabilir.

Simgesel anlamına baktığımızda ikinci olmak;

  • Tam zirveye ulaşmadan geri çekilmek,
  • Gücü ispat etmek ancak kazanan olmamak,
  • Arzunun doyumuna yaklaşmak ama bilinçdışı bir frenle ondan kaçınmak demek.

İnsan hayalini kurduğu o şeye çok yaklaştığında ondan uzak durabilir. Final anına kadar inanılmaz bir performans gösterirken, son düdükten hemen önce bir adım geri çekilebilir.

Sevdiğini söylemek yerine susar, özlediğini belli etmek yerine mesafe koyar. Arzuya yaklaşır ama tatmini engeller.

Çalışmasına hazırlanır, çok emek verir, ama son anda “yeterince iyi değil” diye kendisini, başarısını sabote eder. Yükselme fırsatını kendi eliyle geri çevirir.

Belki de yarıda bırakmak, bir tür tatmin haline gelmiştir. Hem arzuyu yaşattığı hem de onun getireceği yükten koruduğu için.

Otokastrasyon olarak İkinciliklerimiz.ikinciliklerimiz başarılı olma korkusu

Psikanaliz buna otokastrasyon der.

Otokastrasyon, bir arzu–yasak çatışmasıdır. Arzunun suçluluk ve cezalandırılma korkusuyla iç içe geçtiği bir mekanizmadır. Kişi, kendi arzularını ve potansiyelini, dışarıdan bir otoriteye gerek duymadan kendi eliyle sınırlar.

Arzunun tatmini sınırlanır çünkü çoğu kez masum bir doyumdan ibaret değildir. Çocuklukta arzu genellikle bazı engellerle karşılaşır örneğin ebeveynin sınırları, toplumsal kurallar ve çocukla rekabete dayalı kurulan ilişkiler..

Bu yasaklarla temas eden arzu, doyuma ulaştığında bilinçdışında aynı anda hem haz hem de “yasak ihlali” duygusunu yaratır.

Kişi başarısıyla, bir yanıyla kendini ödüllendirirken diğer yanıyla cezalandırılmayı hak etmiş gibi hisseder.

Bu sebeple haz, çoğu zaman suçluluk ve cezalandırılma beklentisiyle iç içe geçer.

Tatmin hem çekici hem de tehdit edici bir deneyime dönüşür.

Ayrıca arzuyu tatmin etme çabası canlılıktır, arzunun tatmini ise adeta canlılığın ölümü gibidir. Bilinçdışı, canlılığı sürdürmek adına tatmini erteler. Böylelikle kişi sürekli bir eksiğin peşinden koşarak canlı kalır.

Arzunun tatmini kimliği yeniden tanımlamayı da zorunlu kılar. 

Birinci olmak sadece bir başarı değil, aynı zamanda yeni bir kimlik, yeni sorumluluklar ve yeni tehditler demektir.

En önde olmak, görünür olmayı, hedef olmayı ve yük taşımayı da beraberinde getirir.

Belki de toplumsal bilinçdışımız bu sebeple frene basıyordur, bir adım geride kalarak hem başarıyı gösteriyoruz, hem de onun getireceği haset, öfke ve cezadan sakınmış oluyoruz.

İkinciliklerimiz, toplumsal hafızada yer etmiş narsisistik yaralanmalarımızın da bir tekrarına dönüşüyor olabilir.

Tarihimizde, çeşitli nedenlerle yarıda kalan, çok yaklaşılan ancak tamamlanamayan başarılı girişimlerin izlerine rastlarız.

Bu yaralanmaların etkisiyle başarılarımız, tam bir tatmine değil, gücün ispatına hizmet ediyor olabilir.

Sonuç olarak mesele birinci ya da ikinci olmak değil tatminini yaşayabilmek, tatmin sonrasına cesaret edebilmek ve oyunu keyifle oynayabilmektir.

Peki biz bireysel yaşamlarımızda görünür olmakla, başarılı olmakla, arzumuzu tatmin edebilmekle nasıl bir ilişki içerisindeyiz? Başarıyla uzlaşmaya ne kadar yakınız? Başarıyı ağız tadıyla yaşamak mı istiyoruz yoksa ona kimseyi rahatsız etmeyecek kadar kapının eşiğinden bakmakla mı yetiniyoruz ?

Düşünmeye değer.

 

Klinik Psikolog Efşan Yalçın

 

iletişim

.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir